Merhaba arkadaşlar.Daha önceki bloglarımda sizlere nasıl lüfer
tutulacağının iki örneğinden bahsetmiştim. Lüferimizi yakaladığımıza göre, balığımızı
pişirme ve yeme kısmına geçebiliriz. Lüferin o leziz tadını alabilmemiz için
balığımızın taze olması gerekmektedir. Ancak; balığı biz yakaladığımıza göre bayat
olma ihtimali sıfırdır J Tuttuğumuz lüferi pişirme saatine kadar buzdolabında ve
tuzlu suya batırılmıs poşetler içinde beklemeliyiz. Bu işlem balığın daha taze
ve diri kalmasını sağlar. Pişirme saati yaklaştığında, balığımızı dolaptan
çıkarır ve temizleme işlemine başlarız. Balığı özenli bir şekilde temizledikten
sonra hiçbir yerinde kan kalmayacak şekilde yıkarız. Eğer kan kalırsa balığın
lezzetini bozar.Lüferi ister ızgarada ister fırında buğulama şeklinde
pişirebiliriz. Ancak; lüfer, hamsi ve zargana ile beslenmesinden dolayı yağlı
ve fosfor bakımından zengin bir balıktır. Bu da ızgara opsiyonunu ön plana
çıkarmaktadır. Temizlediğimiz lüferi
yaktığımız mangalın üzerine koymadan önce içine bir adet defne yaprağı koyuyor
ve yanlarına ister paralel ister diklemesine
çizikler atıyoruz. Defne yaprağı, balığın içindeki deniz kokusunu almada en
etkili yollardan biridir. Ayrıca attığımız çizikler ateşin balığın her bir
tarafına eşit oranda dağılmasına ve balığın içinin de pişmesine yardımcı olur. Diğer önemli bir husus ise ateşin çok harlı
olmamasıdır. Eğer ki ateş çok harlı ise balığımızın dışı pişecek ancak içi çiğ kalacaktır. Ateşimizin seviyesini
ayarladıktan sonra ızgaranın telinin hafifçe yağlıyoruz ve balığımızı ızgaranın
üzerine yerleştiriyoruz. Bu esnada balığımızı hafif bir şekilde tuzluyoruz.
Lüferin çok fazla ateş üzerinde kalmaması gerekmektedir. Eğer ki çok pişerse
yağını ve lezzetini kaybedecektir. Ortalama 10-15 dk arası pişen lüfer dikkatli
bir şekilde ızgaranın üzerinden alınır ve tabağa konur. Yanında roka , kırmızı
soğan ve aslan sütü ile birlikte servis edilir. Afiyet olsun..
.14 Mayıs 2016 Cumartesi
7 Mayıs 2016 Cumartesi
Ölü Zargana İle Lüfer Avı
Herkese günaydın arkadaşlar. Hayatta her zaman babamdan ve
balıkçılardan gördüğüm kadarıyla, erken kalkan yol alır mantığıyla size bu
bloğumu günün ilk ışıklarıyla yazıyorum. Balıkçılıkta erken kalkmanın da faydası
çok fazladır. Çünkü; balık günün ilk ışıklarıyla açlığını daha çok ön plana çıkarır ve avlanmayı kolaylaştırır. Lüferde de olduğu gibi avlanmak için zaman
olarak günün ağarmasını beklemeliyiz. Bununla birlikte avlanmaya
başlayabiliriz. Avlanmaya günün ilk ışıklarından son ışıklarına kadar devam
edebiliriz. Ancak dediğim gibi, lüfer en çok sabah yemek yemeği seven bir
balıktır. Amma velakin, balığın bol ve bereketli olduğu dönemlerde öğle
vakitleri de gayet idealdir. Arkadaşlar, bunun haricinde size bu bloğumda asıl
bahsetmek istediğim konu lüferi cansız bir yem kullanarak yakalamaktır. Önceki
bloğumda size canlı zargana ile avlanmayı anlatmıştım ancak bu blokta yem olarak
cansız zargana kullanacağız. İlk olarak tabiki avlanma için taze bir zarganaya
ihtiyacımız var. Taze olması lüferi cezbetmek için çok önemli bir kriterdir.
Eğer avlanmayı cansız lüferle yapacaksak lüferi ortadan 2 ye bölmemiz gerekir.
Yani 1 zarganadan 2 yem elde ederiz. Şimdi diyeceksiniz, madem 1 yemden 2 yem
elde ediyoruz neden canlı yem kullanalım ki, ancak daha öncede bahsettiğim gibi
lüfer yem seçen bir balıktır. Lüferin ne zaman canlı veya ölü zarganaya
geleceği belli olmaz. Bunun için denemeliyiz. Ben sözlerime size cansız
zargana ile avlanma tekniklerini anlatarak devam edeceğim. Zarganayı sert bir
tahta veya kesme tahtası üzerine yatırdıktan sonra ince, bilenmiş ve aşırı
keskin olan bir bıçak yardımıyla kesme işlemine başlıyoruz. Zarganayı kafasına
yakın olan yüzgecinin oradan, kılçığın tam üstüne gelecek şekilde boyuna
paralel olarak, balığı gergin tutarak
kuyruğuna kadar ama kuyruğuda ikiye bölecek şekilde kesiyoruz. Altta kalan
parçadaki kılçığı çıkarıp atıyoruz. Her zargana aynı boy olmadığı için , eğerki
zarganamiz fazla uzunsa; ikiye böldükten sonra baş kısmından ideal boy kısmına
gelecek şekilde kısaltıyoruz. Kesilen yemleri, açılan bir buzdolabı poşeti
üzerine güzel bir şekilde yerleştiriyoruz. Bunun haricinde, zargana dışında
zarganaya yön verecek, lüferi daha çok cezbedecek ve ölü zarganaya gerçek balık
havası katacak olan rapalayı kullanıyoruz. Rapala zargananın önünde olan ,
parlak, plastik , renk renk, boy boy olan yapma bir balıktır. Çeşit çeşit olan
bu rapala fiyat aralığı bakımından fazla geniştir. Fiyat arttıkça rapalanın
kalitesi ve etkisi de artar. Oltamızın
sonunda rapaladan sonra 3 tane iğne bulunur. İlk iğne ikili yılan dişi şeklinde
olup cansız zargananın hemen baş kısmından kesildiği noktadan takılır. Diğer
iki iğne, zarganın boyuna göre ayarlanarak bedenine tutturulur.Tekne yavaş
yavaş giderken , zargana test amacıyla suya bırakılır ve nasıl yüzdüğü kontrol edilir.
Yüzmesinde bir sorun gözlenmeyen zargana yavaşça suya bırakılır ve dipten 2
karış yukarı mesafe seyir halinde avlanılır. Lüfer oltaya saldırdıktan sonra boşluk vermeden yukarı doğru yavaş bir biçimde çekilir.
Size aşağıdaki resimde cansız bir zargana ile rapalanın bir oltada nasıl gözüktüğünün resmini gösterdim.
Size aşağıdaki resimde cansız bir zargana ile rapalanın bir oltada nasıl gözüktüğünün resmini gösterdim.
27 Nisan 2016 Çarşamba
Canlı Zargana ile Lüfer Avı
Arkadaşlar tekrardan merhabalar... Bu bloğumda size lüferin nasıl yakalanabileceğini hakkında bilgi
vermeye çalışacağım. Bu blogta yem olarak kullanacağımız balık zarganadır.
Zargana ince uzun, kılıç balığını andıran bir balık türüdür. Lüfer için
fazlasıyla çekici olan bu balık parlak derisininde vermiş olduğu cazibelikle
lüferi adeta mest eder. Öncelikle, lüferi yakalamadan önce tabiki canlı zargana
kullanacağımız için zargana yakalamız gerekmektedir. Zarganayı ağ , ipek veya
geceleri kepçe ve lüx yardımıyla yakalayabiliriz. Canlı zarganayı elde ettikten
sonra işin en zevkli bölümü olan lüferi yakama kısmına geçebiliriz. Daha öncede
bahsettiğim gibi lüfer sığı sularda yaşamayı seven bir balık türüdür. Ancak,
canlı yem kullandığımızdan dolayı bir sandala ihtiyacımız vardır. Başka bir
husus ise misina kalınlığıdır. Lüfer çok hırçın ve dişleri keskin bi balık
olduğundan dolayı misinamız kalın olmalıdır. Misina kalınlığı 0.22 mm ile 0.36
mm arasında seçilebilir. Ancak olta da sadece misinaya güven olmaz. İğnelerden
sonra yani denizci tabiriyle köstekten sonra çelik halat kullanılması önerilir.
Oltada 3 tane iğne bulunur. Bunların en baştaki zarganın ağız kısmına
geçirilir. Diğer iki iğne ise dikkatli bir biçimde zargananın derisine(etine
çok zarar vermeden ve hayvanın hareket kabiliyetini kısıtlayacak kadar
zedelemeden) monte edilir. Sonra yavaş
bir biçimde suya bırakılır ve zargananın nasıl yüzdüğü gözlemlenir. Yüzmesinde
sorun yaratmayan zargana yavaş yavaş suya bırakılır. Kurşundan önceki kısım
bittikten sonra kurşun da denize bırakılır ve oltanın dibe batması sağlanır.Kurşun
ağırlığı hava ve suyun akıntı hızına göre değişir. Kurşun denizin dibini
bulduktan sonra iki karış yukarıda seyir edecek şekilde toplanır. Avlanma
sırasında eğer ki hava durgun konumdaysa motorumuz rölanti biçimde çalışır. Bu
da neredeyse saatte 2-3 km hızlara denk gelmektedir. Oltayı denize
bıraktığımıza göre artık lüfer için de her an tetikte durabiliriz. Lüfer
zarganaya o kadar sert bir vuruş yapar ki sizin bunu fark etmeniz imkansız olur.
Ancak o esnada sizinde lüferle aynı tepkiyi vermeniz ve oltaya aynı şiddetle
asılmanız gerekir ki iğneler lüferin ağzına girsin. Bunun yanında diyelim ki
sandalın sağ arka kısmında oturuyorsunuz ve sağ elinizle misinayı
tutuyorsunuz.İşte bu esnada sandal hemen o yöne doğru çevrilir ve misinada
boşluk vermeden yani lüferin oltayı yönetmesine veya istediği yöne gitmesine
izin vermeden olta sakin ve yavaş
adamlarla çekilir. Teknenin içine toplanan misinanın karışmaması için ,
ayaklarımızı kıpırdat mamamız ve gelen kurşunu misinadan ayrı bir yere koymamız
çok önemlidir yoksa oltamız çöp olabilir. Lüferi sandalın dışına çarpmadan tek
bir hamlede sandalın içine almamız gerekir yoksa sandala çarpan lüfer
iğnelerden kurtulur ve kaçan balık büyük olur. Lüferi sandala aldıktan sonra
çırpınmasını önlemek, yerdeki misinanın karışmasını önlemek ve balığı
sabitlemek için bacaklarımızın arasına veya bir elimizin arasında balığı
sıkıştırırız. Daha sonra balığın solungaçlarının oradan baş ve işaret
parmağımızı sokar ve balığın ağzını açmasını sağlarız. Tuttuğumuz lüferi taze
kalması için teknede bulunan ve içindeki su her daim devir daim eden luvara
atarız. Bu aşamaları bir sonraki lüfer için tekrarlayabiliriz.Size aşağıdaki resimde canlı zargananın bir örneğini göstermeye çalıştım.
20 Nisan 2016 Çarşamba
Lüfer Ne Sever ? Ne yer ?
Hepinize iyi akşamlar diliyorum arkadaşlar. Geçen hafta
lüferin bazı özelliklerinden, yaşam ortamlarından ve boyutlarından
bahsetmiştik. Bugün sizlere lüferin daha farklı özelliklerinden bahsetmek
istiyorum. Lüfer, bir balığa göre aşırı
zeki bir balıktır. Başka bir deyişle; lüfer balık hafızalı tamlamasına hiç
uymayan bir balık türüdür. Örneğin;
lüferi her yemle kandıramazsınız ve genellikle lüfer yakalamak için
başka bir balık feda etmek zorundasınızdır. Mesela , istavrit balığını normal
çapari oltası ile( fosforlu ve kaz tüylü ) yakalarken veya palamut balığını
yine aynı şekilde daha büyük iğneleri olan çapari ile yakalarken bu lüfer için
mümkün değildir. Lüfer deyim yerindeyse yem seçen bir balıktır. Genelikle yem olarak zargana , istavrit , uskumru ve izmarit tercih eder. İnsanların da bayat yemek
sevmediği gibi lüfer de bayat balık sevmez. Şimdi bana sorucaksınız canlı balık
nasıl bayat olur diye, ancak ; bazen yem
olarak ölü balık kullandığımız için (gelecek bloğumda değineceğim) yemin taze
olması gerekmektedir.Ölü olan taze yem
daha parlak, daha kokulu ve suyun içinde daha kıvraktır. Bu da lüferi daha çok
cezbeder.Bunun aksine lüfer kimi günler
zargana , kimi günler ise istavrit yer hatta bazen saat saat bile değişebilir.
Bunu anlamanın yolu, belirli bir avlanma süresinde lüfer yakalayamazsanız, yem
değiştirmektir. Bunların yanı sıra, lüfer avlanma konusunda çok usta bir
balıktır. Bunu anlamanın çeşitli yolları vardır. Örneğin; zıpkın ile avlanıryorsanız
veya böyle bir deneyiminiz olduysa lüferin ne kadar atik ve seri bir balık
olduğuna sizde onay vereceksiniz. Başka bir örnekte ise, tekneden avlanırken
lüfer oltaya bir anda asılır ve çekmek ister.Bu esnada sizinde tetikte olmanız
ve saniyesinde oltayı çekmeniz ve ucunda bulunan iğneleri ağzına geçirmeniz
gerekir. Avlanma sırasında lüfer karşısındaki balığa hiç adil davranmaz ve
olduğu gibi yutmaya çalışır. Dişleri bir insanın elini kesebilecek hatta
oltalarda kullanılan çelik halatı kesebilecek kadar keskindir. Avlanma
konusunda usta olan lüfer bunu koku duyusunun gelişmişliğinin yanı sıra, görme
duyusunun gelişmişliğine de borçludur.Hatta bazı verilere göre saniyede elli
kere görebildiği söylenmektedir. Lüferin renk ayırtedebilme kabiliyeti fazla
gelişmemiştir ve genellikle siyah beyaz
gördüğü söylenir.Bu yüzden misinanızın ve rapalanızın ne renk olduğunun pek
önemi yoktur. Ancak avlanma sırasında fosforlu misinalar pek tercih edilmez.
Bir sonraki bloğumda görüşmek üzere...
14 Nisan 2016 Perşembe
Lüfer'in Evreleri ve Yaşam Alanları
Merhaba arkadaşlar..Bugün sizlerle hepinizin
bildiği,gördüğü,duyduğu veya tatmış olabileceği fakat özelliklerini dahi
bilmediğinizi düşündüğüm bir efendiyi paylaşmak istiyorum.Bugünkü konumuz ,
Marmara Denizi' nin efendisi lüfer. Lüfer Marmara'ya Karadeniz'den inen ve Ege
sularına doğru geçiş yapan bir balık türüdür. Lüfer ilk doğduğundan son anına
kadar hırçın,vahşi,savaşçı ve bir balığa göre aşırı zekidir. Lüfer aslında
balığın en lezzetli ve en kıymetli evresidir.Lüfer ilk doğduğundan itibaren
sıralanacak olursa ilk 10 cm'ye kadar olan haline Defneyaprağı, herkesin
severek yediği ve Marmara'da bulunan(bol bol bulunan demek isterdim fakat her
geçen gün ne yazıkki azalıyor) 15-18 cm'ye kadar olan haline Çinekop, bu
evreden sonra biraz daha büyümüş biraz daha hırçınlaşmış daha da akıllanmış ve
18-25 cm'ye kadar olan haline Sarıkanat, yakalaması zor ama yemesi de bir o
kadar zevkli daha da vahşi ve Marmara'nın efendisi 25-35 cm'ye kadar olan
haline Lüfer, biraz daha büyümüş ve yakalaması daha da zorlaşmış olan 35 cm'den
büyük ve artık yavaş yavaş Marmarayı terk edip Ege sularına doğru yol alan
haline Kofana, son evresi olan 50 cm ve üstüne Sırtıkara denir. Lüfer bir dünya
markasıdır. Bu türler bir tek Karadeniz, Marmara,Ege ve Akdeniz sularında
değil;başka birçok açık denizlerde de karşımıza çıkmaktadırlar.Örneğin; bu türü
Büyük Okyanus'tan tutan da Atlas Okyanusu'nun batısına kadar görebiliriz.
Lüfer yaşam ortamını genellikle kıyıya
yakın bölgelerde,kumluk olan mevkilerde veya kayalıklardan oluşan bölgelerden
seçer. Lüfer kıyaya yakın olamayı sevdiğinden fazla derinlere açılmaz ve
maksimum 32-40 kulaçlara yani ortalama 60 metre derinlikte olan yerlerde
yaşamını sürdürür.
(lüfer)
7 Nisan 2016 Perşembe
Blog Hakkında
Marmara'nın efendisi lüfer
adlı bu blog Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampusu Türkçe 102
dersinin projesi olarak Berk ERÇAĞ tarafından hazırlanmıştır. Bu blog, dersin
bir parçası olması dışında insanları az da olsa lüfer hakkında bilgilendirmek,
tutmak isterseniz hangi yolları izleyebileceğinizi göstermek,genel kültür
edinmek ve tutması kadar yemesi de zevkli olan lüferin pişirme tekniklerini
anlatmak amacıyla hazırlanmıştır. Okurken keyifli vakit geçirmeniz dileğiyle..
Şimdiden rast gele :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)